Şarköy Masaj Salonu Hizmeti – Masör Ece

Şarköy Masaj Salonu Hizmeti  – Masör Ece

Åžarköy Masaj Salonu ÅŸarkının sözlerini, buÄŸulanmış camlara parmaklarımızla yazıyor, Helene halamın önünde avazımız çıktığınca bu ÅŸarkıyı söylüyorduk. Halama boyuna “uygunsuz” sorular soruyor ve büyüklerin, bizi artık eskisi ÅŸeklinde uyutamayacağını ima ediyorduk. Sanırım bu aşırılıklarımız, bayağı planlı ve düzenliydi; çünkü gizli Åžarköy dayanamıyorduk.

Büyüklere, gizlerini çözdüğümüzü belli etmek istiyorduk fakat, bunu dobra dobra anlatmaya yüreÄŸimiz elvermiyordu da, içimizi bir baÅŸka yoldan boÅŸaltmaya çalışıyorduk. DoÄŸru sözlülüğümüz, açık yürekliliÄŸimiz, nerdeyse bir kışkırtma niteliÄŸine büründü. Paris’e döndüğümüzde, sözünü benim kadar esirgemeyen kardeÅŸim, anneme gidip, Åžarköyler insanın karnından mı çıkar, diye sormaz mı! Annem, oldukca sert bir sesle, “niçin bu ÅŸekilde saçma sapan ÅŸeyler sorup duruyorsun? Nasıl olsa bilmediÄŸiniz yok!” dedi.

Şarköy Masaj Salonu demek Helene halam, olup biteni yetiştirmişti anneme. Bu ilk engeli aşmanın verdiği rahatlıkla, annemi sıkıştırıp, biraz daha bir şeyler öğrenmeye çalıştık. Annem, Şarköylerin, hemen hemen hiç sorunsız bir biçimde anüsten çıktıklarını anlattı. Kayıtsız bir sesle mevzuşuyordu; ama, gene de daha ötesini sormayı göze alamadık.

Tekrar da annemle bu konulan konuşmadım; o da bize bu konuda hiçbir şey söylemedi. Gebelik ve doğum olayları üzerinde uzun süre kafa yorduğumu sanmıyorum. Anımsadığım kadarıyla, bu olaylarla kendi geleceğim içinde da bir bağlarıntı kurmadım. Evlenmeye, çocuk doğurmaya karşıydım; onun için de bu konuların benimle ilgisi olmadığını düşünüyordum.

Şarköy Masaj Salonu

Åžarköy Masaj Salonu gözümün açılması, beni bir baÅŸka yönden huzursuz kıldı. Gaslımüz açılmasına açılmıştı fakat, açıklanmamış pek çok soru vardı kafamda. Çocuk doÄŸması ÅŸeklinde ciddi bir olayla, “hoÅŸ olmayan” , “uygunsuz” ÅŸeyler içinde nasıl bir ilinti olabilirdi? EÄŸer bir ilinti yoksa, Madeleine’in ses tonu ve annemin takındığı tavır, neden böyle bir ilintinin varlığını sokmuÅŸtu kafamıza? Annem, bizim diretmemiz üzerine bu konulara deÄŸinmiÅŸ, üstelik pek üstünkörü geçtiÄŸi ÅŸeklinde, evlilikten hiç mi hiç söz etmemiÅŸti. Fizyolojik olaylar, herkesin bildiÄŸi, tıpkı dünyanın dönüşünü bildiÄŸimiz gibi, bilinip önde gelen olaylardı.

Öyleyse, her konuyu rahatça bizlerle konuşan annem, niçin bunları hiç açmamıştı? Sonrasında, eğer bize yasaklanan kitaplar, kuzenimin anlattığı şeklinde, gülünç sayılacak şeylerden söz ediyorlarsa, bunları okumakta ne sakınca olabilirdi? Aslen bu sorulan kafamda biçimleyip, sormuyordum kendi kendime; ama, birer burgu gibi aklıma takılmışlar, kafamı kurcalayıp duruyorlardı. Anlaşılan, insan gövdesi, oluşumu itibariyle tehlikeli bir varlıktı ve bu varlıkla ilgili her söz, her ima, ister ciddi olsun, ister olmasın, fenalık saçıyordu. Büyüklerin bu suskunluk maskesi ardında, bilgili olarak bir şeyleri sakladıkları inancıyla, yanıt alamayacağım sorularla kafalarını şişirmekten kaçındım. Ama, sakladıkları gizin niteliği hakkında kurduğum o parlak düşler, paramparça olmuştu bir kere. Büyüklerin, sonsuzluğun beyaz parıltılarıyla Şarköy Yakasılanan dünyalara, minimum bizim kadar girme haklarının olmadığım; onların ufkunun, benim küçücük ufkumdan hiç de geniş olmadığını anlamıştım artık.

Bu düş kırıklığı, evreni ve insanoÄŸluı, önemsiz ve basit bir düzeye indirmeme yaradı, ilk anda farkına varmadım bunun; fakat, giderek görmüş oldum ki, büyükler, gaslımden epeyce düşmüşlerdi. * * * “Olmaz olmaz”ı, “kaçınılmaz”ı öğretmiÅŸlerdi bana; giyinip kuÅŸanmaya önem vermenin, aynanın karşısına geçip kendime bakmanın utanç verici olduÄŸunu belletmiÅŸlerdi. Ama gün geldi, aynaya pekâlâ acılı gözle bakmasını öğrendim.